YİNE KENDİ KENDİME KONUŞUP DURDUĞUM BİRGÜNÜM
Sisli bir İstanbul sabahı yine ve ben vapurla – adı motor ama ben böyle demeyi daha çok seviyorum-geçerken karşıya ( anadolu yakası) sisden midir nedir bilmem içimi hüzünlü böyle nasıl desem kafamda soru işaretleri var ama onları bulutlardan göremiyor gibi öyle bi his işte içimi kaplar. Hani olurya evden çıkarken bir şey unutmuşsundur da yolda bir şeyler aklını kurcalarda bulamazsın zaman geçerde deli olursun düşünmekten ama yine de bulamazsın ya işte öyle bir şey. Yanıma bir şey almayı unuttum galiba …! Şu an da da eksik bir şey mi var diye düşünceler kapladı içimi düşünmeden edemedim yine Hoş çoğu zamanlarda da böyle değilmiydi hissettiklerim …Yine eskiler aklıma geliyor ve dalıyorum bu durumun üstüne en iyi gelen şarkıya.Tabi ki de” eksik bir şey ımi var hayatımda” diye başlayan insanı yaşadığı andan alıp uzaklara eskilere, yaşanmışlara, yaşanamayacaklara, pişmanlıklara ,hüzünlü ,düşünceli ve yalnız kaldığı günlere götüren o anları tekrardan anımsatan o şarkı işte bu geliyor akla. Aslında en iyi de bu şarkı geliyor o anlarda yanında bir de çayla tek başına yudumlarken . Bu yazıyı okuyan değerli insanlardan bir kaçı yine bu çayı şekersiz tercih edecekler galiba ama benim için şeker olmadan olmuyor bari o olsun değil mi ama Siz yine de şekersiz seviyorsanız öyle devam edin bende şekerimle ..Ama bilmelisiniz ki aynı gökyüzüne ,aynı şarkıyla, aynı buğulu gözlerle ve kafamızda düşünceli soru işaretleriyle bakıyor olacağız Neyse devam edelim sisli gökyüzüne bakıp uzaklara dalmaya.. Sahiden de öyle bu sisli gökyüzü içimize dolarsa yani mecazi anlamda düşünürsek sanki hislerimiz koyulaşmış buğulaşmış, belirsiz bir hal almış gibi olur ve içimizde hep bir eksiklik hissettirir. İşte bu zamanlarda -müzikle pek aram olmamasına rağmen -müziğe ses verin derim bu şarkı biraz iyi gelecek o eksikliği gidermeyecek ama iyi hissettirecek J bu seferde Ali atay dan yani -ben mecnun demeyi tercih ediyorum – eksik bir şey mi var ı dinleyelim…
Neyse birazda insanlardan bahsedelim. Şu an vapurdayım demiştim. Etrafıma bakıyorum da insanlar zamanla daha da garip geliyor bana. Onları incelediğimde ne gördüğümü ve hissettiğimi yazmak istiyorum eleştiriye kaçmamak suretiyle.. Hemen en yakınımdan yani yan tarafımdan başlayalım yanımdaki kişi uyuyor muhtemelen haftanın yoğunluğundan yorgunluğunu alamamış biri. Sağ tarafımda oturanlardan ellerini görebildiğim 6 insandan 5 i telefonla o geri de kalan kişi ise çok şaşırtıcı bir şekilde kitap okuyor. Bu kitap okuyan kişilere az rastlarım . En azından vapurda çok az görmüşümdür. Hoş bende pek okumam ama karıştırmayalım beni şimdi etrafımıza bakalım 🙂 5 kişi telefon ve kulaklıklıydı demiştim geçen yazımda da yazdığım gibi gerçekten insanların bu kadar zaman kendilerini ya da insanlara değer verip dinlemeleri gerekirken onların dinlediği o şeyler ne ? Geçen yazıya da cevap gelmişti bu seferde gelecek gibi değil zaten de neyse cevap belli zaten ..! Ama demeden geçemeyeceğim hala merak içerisindeyim ve ne yazık ki kimseden cevap alamadım. Önümde oturan kişide aynı şekilde telefon ve kulaklık… Önceleri herkesin evinde bir dede vardı hep sözü dinlenen namıdeğer televizyon tabi ki herkes ona dalar hep onun sözünü dinler bir dediğini iki etmezlerdi o varkeb kimse biribirinin farkına bile varmazdı . Bu dedenin pek hayırlı olduğu söylenemez hani .Şu aralar onlarca kanal dan birkaç tanesinin bile bize yararı azla çok arasında hatta yok gibi . Ve işte yavaş yavaş dede toruna koltuğunu bırakıyor bence .Sevgili torun telefonlarımız tabiki hem de bi akıllılar bi akıllılar görseniz çok seversiniz ya o da dedesinden farksız hatta boynuz kulağı gerçer misali oda dedeyi geçiyor .Şu an herkesin elinde bu torunlar . Düşünüyorum da bu insanlara baktıkça telefon olmasaymış nasılda yaşarlarmış …
Ve ben bunları yazdıktan sonra hala gökyüzüne bakıyor eksik bir şey mi var diyorum. Belki ütüyü fişte takılı unuttum ,belki yemek ocakta kaldı ,hatta kapıyı bile kilitlemeyi unutmuş olabirim şaka bi yana belki de yok eksik bi şey bilmiyorum ama bugün gökyüzü içerime doluyor ….
unknown