Karanlığın Sesi
Başını yastığa koyduğunda umutlarını, hayallerini gömersin geceye.
Hüznün başucunda bir fotoğraf. Arka planda çalan bir yalnızlık şarkısı.. Gözlerin dalar, ellerin o fotoğrafın üstünde gezer… Okşarsın bi nevi yanaklarını.. Gözlerine dokunursun. En çok da titreye titreye öptüğü dudaklarda kalır elin, duraksarsın. Şarkının sözlerine kanıp tekrar hayallere dalarsın. Düşlersin onu senin gözlerinden düş’tüğü halde… Acına acılar katlarsın. Sol yanını elinle avutursun. Ne onsuz olur, ne de onunla yapabilirsin. Bir çıkış yolu ararsın, kendini çıkmaz sokaklarda bulursun. Gecenin karanlığında adım adım sayarsın onsuzluğunu. Bir sağa dönersin, bir sola… Sonra bir bakmışsın yüzüstü olmuşsun. Kalbin ezilir, yaraların sızlar, acını bastıramazsın…
Yapma….
Acına acılar katan bir insanı hayatına tekrardan alma…
Başını omzuna dayadığında huzur bulamıyorsan
Onu yanında tutma…
Artık elleri sımsıkı tutmuyorsa ellerini
Gözleri parlamıyorsa eskisi gibi
Yak ateşini
Savur küllerini…
Unutma
İnsanlar mutluluklardan ders almazlar
Çektiği acılardan
Kesildiği nefeslerden
Kalbinin her bir kırığından
Hayatı öğrenir
Ders çıkarırlar…
Peki ya sen?
Daha ne kadar kırılmalısın bu hayatta?
Daha ne kadar acılarını üst üste toplayacaksın?
Hayat kısa kuşlar uçuyor diyor Süreya…
Peki ya sen
Şu uçan kuşlar kadar özgür müsün?
Mutluluğa geç kalma…
03.02.2015
Begüm Dolaşkan
Kaynak: gencyazi.com